Uzak Durmamız Gereken Katkı Maddeleri

Sağlıklı olmayı diyet yapmakla, diyet yapmayı sağlıkla bağdaştırmayı artık bırakmamız gerek…  Aldığınız besinlerin sadece kalori tablosunu incelemek vücdunuza yaptığınız kötülükten başka bir şey değil. Az kalori alımı, sağlık için yeterli bir durum değildir. Her zaman doğal yollarla-ürünlerle üretilmiş, katkı maddesi içermeyen ürünleri tercih etmeliyiz. Farkında olmadığımız ama aslında günlük tükettiğiniz yiyeceklerin çoğunda bulunan katkı maddelerinden bahsedeceğim sizlere bugün. Ve üzülerek söylüyorum ki bugün tükettiğimiz bu katkı maddeleri, gelecekte bize çok zararlı geri dönüşler yapabilir…

Peki nelerdir bu katkı maddeleri?

MSG (Monosodyum Glutamat) (E621)

Bu katkı maddesi, yediğimiz yiyeceklerin tatlarını ve aromalarını güçlendirmeye yarıyor. Bu durumda yediğiniz yiyecek size olduğundan daha lezzetli geliyor… Yediğinizi sevmeniz, onu hep tüketmeniz içinse bu katkı maddesinden çoğu yiyecekte bulunuyor… Hazır çorba, bulyon gibi hazır gıdalarda fazlası ile MSG bulunmakta. İşlenmi etlerde, konserve yiyeceklerde, ve hatta özellikle Asya mutfağında bu ürün çok kullanılmakta. Peki biz farkında olmadan neleri tetikler bu madde? Baş ağrısı, kalp çarpıntısı, gergin olmanız, mide bulantısı, karın ağrısı, terleme ve gerginlik gibi bir çok yan etkisi vardır. Ama öyle bir şeydir ki, depresyon, migren, vertigo, görme bozukluğu ve astım gibi ciddi rahatsızlıkları da bu madde tetikler.

Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu

Mısırdan üretilen bu şurup, insanlar üzerinde sağlıklıymış algısı oluşurmakla meşhurdur. Ama ne yazıkki mısırdan üretilmiş olması sağlıklı olduğu anlamına gelmemekte. Mısır şurubu bir nevi glikoz gibi-metabolize edilemiyor. Bu da aynı glikoz gibi kilo alımına, obeziteye, diyabete ve karaciğer yağlanması gibi bir çok hastalığı tetikliyor. Çoğu yiyeceğin içindekilere bakarsanız tatlılık vermesi amacı ile mısır şurubunun kullanıldığını görebilirsiniz. Mısır şurubu tüm bunların dışında, pankreas için de büyük bir tehdit oluşturur.

Aspartam (E951)

Kendisi de yapay bir tatlandırıcı olan Aspartam, mısır şurubu veya şeker kamışından üretilen şekere göre daha iyi bir alternatifmiş gibi durur. Ama gelin görün ki, bu çok yanlış bir bilgidir. Aspartam da çok zararlı bir katkı maddesi. Sebep olduğu hastalıkların başında baş ağrısı, öğrenme fonksiyonlarında yavaşlama, duygusal fonksiyonlarda rahatsızlık oluşturma gelir. Yani aspartamın sebep olduğu hastalıklar nörolojik. Bundan daha korkutucu bir şey olabilir mi?

Hatta bunlar yetmezmiş gibi, tip 2 diyabet, obezite, astım ve de depresyon gibi hastalıklar için de tetikleyicidir. Aspartam nelerde vardır diye sorarsanız, genelde gazlı içeceklerde çok kullanılır… Yapay tatlandırıcılarda, düşük kalorili hazır yiyeceklerde, sakızlarda, hazır meşrubatlarda, kahvelerde ve hatta ilaçlarda da kullanılmakta.

Dikkat etmenizi önereceğim en büyük şeylerden birisi de, içindekilerde şekersiz yazması demek içinde aspartam yoktur anlamına gelmez. Siz dikkat edin.

Phenylalanine (Fenilalanin)

Bir başka yapay tatlandırıcı daha. Ama gelin görün ki kendisi bir amino asittir. Çoğu diyet içeceklerin içinde bulunmakta kendisi. Neleri tetikler? Ender görülen genetik bir hastalık olan Fenilketonüri (PKU) hastalarında bu madde vücuda alındığında toksik bileşenlere dönüşür ve hasta için büyük tehlikeler yaratır.

Bu hastalığınız yok, ama sizin de bu maddenin fazlasından kaçınmanızda büyük fayda var! Kilo alımı, metabolik rahatsızlıklar, diyabet, kalp rahatsızlıkları gibi şeylere sebep olabilir çünkü. Hepsinden önemlisi, vücudunuz tatlandırıcıları şeker gibi metabolize etmeye alışır, ve artık şeker vücudunuza doğru bir şekilde işlenemez hale gelir.

Suklaroz (E955)

Evet… Kendisi hepinizin aşina olduğu: Splenda! Düşük kalorili olması sebebi ile özellikle diyet yapan insanlar tarafından tercih edilen tatlandırıcılardan biridir.

Fakat Washington Tıp Fakültesi’nin yaptığı araştırmaya göre suklarozun vücudun şekere karşı olan tepkisini etkilemekte ve bunun da diyabet riskine yol açtığı ortaya çıkmıştır. Yapılan deneylerde suklaroz kullanımının kan şekerini yükselterek glikoza oranla %20 oranında daha fazla insülin salgılanmasına sebep olduğu anlaşılmıştır. Bu şekerlerden, splendadan uzak durmamız şart.

Agave Şurubu

Bugünkü yazımın son katkı maddesi: Agave Şurubu… Kendisi mısır şurubundan kat kat daha zararlı olan agave şurubu aslında bir şurup olmadan önce çok da zararlı değil. Mavi agave bitkisi sağlık açısından hiç bir sorun teşkil etmezken, tüm sorun onu şurup haline getirmek için yapılan işlenme sürecinde. İşlenme sonrası şurup, %55 ile %97 arasında fruktoz içeriyor.

Bu neredeyse mısır şurubundaki zararların iki katı. Düşünün!

İşlenme sırasında kullanılan yakıcı asitler, sülfürik asit gibi filtreleyici kimyasallar ve genetiği değiştirilmiş enzimler gibi maddeler işlem sonrasında oluşan ürünün toksikli bir ürün olmasına sebep oluyor aslında. Vücudunuza davet ettiğiniz toksinleri bir düşünsenize! Bazı yüksek kalite standartlarında üretim yapan şirketler dışında üreticilerin birçoğu agave şurubu üretim sürecinde bu yöntemleri uyguluyor ki, bu da doğal bir tatlandırıcı olarak bildiğimiz agaveyi şüpheli duruma sokuyor. Dikkatli olmamızda fayda var!